IQNA

Aile ve medeniyet ilişkisi

12:01 - August 22, 2022
Haber kodu: 3477137
Şehid Mutahhari'ye göre, aileye birey ve toplum arasında bir aracı olarak teveccüh etmemek medeniyeti zorlaştırır, çünkü aileler toplumu oluşturur ve toplumun hücreleri bireyler değil ailelerdir.

Akademisyan Meysem Sadıkzade Uluslararası Aile ve Manevi Eğitim Konferansı'nın ön oturumunda Şehit Mutahhari’nin aile hakkındaki düşüncelerinin gözden geçirilmesi hakkında açıklamalarda bulundu. Metin özeti şöyledir:

Aile adında  bir olgudan bahsettiğimizde, hayatın başlangıcından sonuna kadar tanınması gereken aileyi kastediyoruz. Şehit Mutahhari, insanın özelliklerini tarif ederken, insanın topraktan yaratıldığı söyleyen Kur’an’dan alıntı yapar. Yani insanın yaratılışı maddi dünyadadır. İnsan, yaratılışın en alt mertebesinden hayata başlar ve fiziksel olarak büyüdükçe akıl ve irade gibi insani özellikler de kazanır. Yani insanlarla hayvanlar arasındaki fark, insanların akıl ve iradeye sahip olmalarıdır. Dolayısıyla insan ile hayvan arasındaki fark, akıl ve iradeye sahip olması, ancak cenin iken aklı ve iradesi olmaması, yavaş yavaş insanlık mertebesine ulaşmasıdır.

Fıtrat teorisinde insanın konumu

Şehit Mutahari'nin fıtrat teorisi bize insanın yaratılışta en alt seviyeden en yüksek dereceye, yani mükemmelliğe hareket eden bir varlık olduğunu ve mükemmelliğe doğru hareketinin asla bitmediğini söyler. Rûm suresi 30. ayetinde şöyle buyurulmuştur: "O halde sen hanîf olarak bütün varlığınla dine, Allah insanları hangi fıtrat üzere yaratmışsa ona yönel! Allah’ın yaratmasında değişme olmaz. İşte doğru din budur; fakat insanların çoğu bilmezler."

Şehit Mutahhari, fıtratı açıklarken fıratın insanın yaratılış şekli anlamında olduğunu söyler. İkinci anlamının ise  insan mertebesinin hayvanlardan üstün olmasıdır. Hayvani mertebeye içgüdü diyebiliriz. Bundan daha aşağı seviyede tabiat vardır ve at gibi bir yaratık hayvan olunca atın içgüdüsü ve tabiatı böyledir deriz. İnsanın insan boyutu olan daha yüksek seviyeye ulaştığımızda içgüdü yerine fıtrattan bahsediyoruz ve Şehit Mutahhari fıtrî eğilimlerden bahsettiğinde insanın insani seviyesini kastediyor. Şehit Mutahhari bazen aralarında hakikatı arama, insiyatif ve yaratıcılık, sevgi ve ibadet, güzellik ve ahlaki erdem olan dört, beş ve altı fıtrî eğilim sunar.

Aynı şeyi insan varlığı ve onun varlığının aile hakkında nasıl oluştuğunu da anlatabiliriz. Toplum gerçek bir varlıktır ve Allame Tabatabai bu bağlamda bir delil olarak Kur'an-ı Kerim'in çeşitli ayetlerine değinir.

Özgünlük bireyle mi yoksa toplulukla mı?

Şehit Mutahhari hem bireyin hem de toplumun varlığına ve özgünlüğüne sahip olduğuna inanır. Yani toplum denen bir olgu oluşur ve insanların tek ruhları ortak bir hakikate bağlanarak birbirleriyle birleşebilirler. Mutahhari, kadın hukuk sisteminde ortaya çıkan tüm ihtilafların temelinde, birey ile toplum arasında sıkışıp kaldığımızı ve birey ile toplum arasında bir ara kurum tanımazsak, kadınla ilgili var olan sorulara cevap veremeyeceğimizi söylemektedir. Birey ve toplum arasındaki gerçek ise aile kurumudur.

Şehit Mutahhari'ye göre, batılılar aileyi unuttukları için medeniyetin gelişmesinde sorunlarla karşılaşmışlardır. Toplumu oluşturan bireyler değil ailelerdir. Bu nedenle, göz ardı edilmemelidir. Aile için toplumun varlığını kanıtlamak zorunda olduğumuz delilin aynısını kullanmalıyız. Bu nedenle, insanların toplumdan önce aile içinde birbirleriyle manevi bir bağ oluşturduğunu ve  insan doğası gereği bir ailede doğar, büyür ve başka bir aile oluşturur diye düşünüyoruz.

4078445

captcha