IQNA

İnsanın içindeki yargıç

17:38 - August 20, 2022
Haber kodu: 3477108
İnsanın içinde, insan davranışlarına şâhid olan, iyiyi kötüden ayırmada gerçek bir koruyucu olan ve insan davranışlarını kontrol etmeye çalışan bir yargıç vardır. Ancak, bazı insanlar bu bilinçli yargıca sık sık teveccüh etmeyerek susturabilirler.

"Vicdan", kişinin kendi kişiliğinin ve kendi yaşamıyla ilgili konuları bilmesinin bir etkeni olan iç benliğinin farkındalığı olarak tanımlanmıştır. Yani kişiyi kendi davranışlarıyla ilgili olarak bir yargıda bulunmaya yönelten, kişinin kendi ahlak değerleri üzerinde dolaysız ve kendiliğinden yargılama yapmasını sağlayan, kişiye doğruyu ve iyiyi yapma yükümünü de yükleyen içsel güç.

Kur'an-ı Kerim'de vicdan kelimesi geçmemekle birlikte birçok ayette insanda bulunan ve onun iradî fiillerini ahlâk ölçülerine göre denetleyen, iyilik yapmaktan sevinç, kötülük yapmaktan ıstırap duyan bir ahlâkî melekeden söz edildiği, tövbenin de böyle bir vicdanî hesaplaşmanın ürünü sayıldığı görülür (meselâ bk. en-Nisâ 4/17-18; el-Mâide 5/38-39; en-Nahl 16/119). (İslam Ansiklopedisi)

Vicdan, insan eylemlerinin ve davranışlarının denetçisidir ve yaşam yolunda olup bitenler onun yargısına dayanır.

Vicdan kişinin davranış ve eylemlerini izler ve hata yapmasını engellemeye çalışır ve kişi hata yaparsa onu suçlar.

Vicdan kavramı, psikoloji ve ahlak felsefesinin önemli konuları arasındadır. Hem din bilginleri hem de filozoflar ve psikologlar tarafından tartışma konusu olmuştur.

Vicdanın kökeni ile ilgili olarak iki teori var: İlki öğrenildiğini diğeri içsel olduğunu söylüyor. Çoğunluğu materyalist zihniyete sahip psikologlardan oluşan birinci düşünce tarzının yani edinme ve öğrenme taraftarları, çocuğun doğuştan vicdanının olmadığını ve değerleri anlaması için herhangi bir mukayese ve ölçünün olmadığını söylemektedir.

Diğer yaklaşım, vicdanın tüm insanlarda onlara rehberlik eden içsel bir faktör ve doğal bir şey olduğuna inanan yaklaşımdır. Din alimleri tarafından desteklenmektedir ve insanlar için güvenilir bir rehber olduğunu söylüyorlar.

Vicdanın ve vicdani hallerin varlığı insan için esastır. Çünkü eksikliği insan karışıklığının nedenidir ve bazı durumlarda sapmalara ve yanlışlara yol açar.

Kur’an-ı Kerim’de vicdan Kıyamet suresinin 2. ayetinde belirtildiği gibi Nefs-i Levvame’dir. "(Kusurlarından dolayı kendini) kınayan nefse de yemin ederim (ki diriltilip hesaba çekileceksiniz)."

Şems suresinin 7-9. ayetlerinde de nefs veya vicdanın işlevinden bahseder: "Nefse ve onu düzgün bir biçimde şekillendirip ona kötülük duygusunu ve takvasını (kötülükten sakınma yeteneğini) ilham edene andolsun ki, nefsini arındıran kurtuluşa ermiştir."

7. ayette insan varlığı (nefs) üzerine yemin edilmesi onun yaratılışının özündeki üstünlüğe işaret eder. “Nefse düzen verme”, ona maddî ve mânevî güçlerin yerleştirilmesi, her gücün yapacağı görevin tayin edilmesi ve bu güçleri kullanacak organların verilmesi şeklinde açıklanmıştır. 8. ayettekifücûrher türlü kötülüğü, günah ve sapmayı; ayette fücûrun karşıtı olarak kullanılan takvâ ise burada doğruluk, iyilik ve hak yolda kararlılığı ifade eder. Kur’an’ın insan anlayışının bir özeti sayılabilecek olan 7-8. âyetler, insanın ahlâkî bakımdan çift kutuplu bir varlık olduğunu, iyilik veya kötülük yollarından dilediğini seçebilecek bir tabiatta yaratıldığını ve onun kurtuluş veya mahvoluşunun bu seçime bağlı bulunduğunu göstermektedir. (diyanet.gov)

İslami öğretilere göre vicdan, insanın şahidi, iyi ile kötüyü ayırt edebilen gerçek bir koruyucudur. Alışkanlıklar yoluyla kişinin davranış ve eylemlerini kontrol altına almaya çalışır.

Vicdan, soru-cevap, görünen özelliklerin gözetilmesi ve gizli özelliklerin değerlendirilmesinden daha üst düzeyde hareket ettiği için bilgiden üstün kabul edilir. Bir kişi hakikate karşı konuştuğunda ve hakimin önünde yalan söylediğinde, gerçeğin ne olduğunu kendisi bilir ve çok vicdan azabı çeker.

captcha